Gayrimenkul Hukukuİçeriklerimiz

Ecrimisil Davası

Ecrimisil, özel hukuk bakımından yasada açıkça düzenlenmese dahi Yargıtay içtihatları ve öğretide “haksız işgal tazminatı” olarak kabul görmektedir.

Ecrimisil, diğer bir deyişle işgal tazminatı, hak sahibinin taşınmazı haksız biçimde kullanan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği en azı kira geliri, en fazlası mahrum kalınan gelir kaybına denk gelen bir bedeldir. (Yargıtay 1. HD 2014/10036 E. 2015/10445 K. 7.9.2015 T.)

Bu bağlamda yasal bir düzenlemede yer almayan ecrimisil, eşyayı kullanma konusunda hak sahibi olan kişinin rızası ve herhangi bir hukuka uygunluk nedeni olmaksızın hakka konu şeyin bir başka üçüncü kişi tarafından kullanılması karşılığı, talep edilebilen “yararlanma karşılığı” olarak ifade edilmektedir.

Özel hukuk bakımından ecrimisile ilişkin yasal bir düzenleme bulunmasa da, kamu hukukunda ecrimisile ilişkin yasal düzenlemeler bulunmaktadır.

Bu bağlamda kamu hukuku bakımından ecrimisil, “Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmaz mallar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerin herhangi bir hukuki sebebe/sözleşmeye dayanmaksızın haksız şekilde işgali nedeniyle işgalciden istenen bedel” olarak tanımlanmaktadır. Özel hukuk açısından talep edilen ecrimisil ile kamu hukukuna ilişkin ecrimisil talepleri farklı usul ve esaslara tabidir.

Özel hukuk ve kamu hukuku bakımından ecrimisil davaları farklılık teşkil etmekte olup bu yazımızda özel hukuk bakımından ecrimisil davaları detaylandırılmıştır. Bu nedenle süreç takibi için alanında uzman avukat kadromuzdan, profesyonel hukuki dava ve danışmanlık hizmeti almanızı tavsiye ederiz. Konu hakkında bilgi almak için info@www.calinokcuhukuk.com mail adresi veya 0530 239 80 89 numaralı telefon ile iletişime geçebilirsiniz.

Ecrimisil Davası Nasıl Açılır?

Ecrimisil talebinin, davanın açıldığı tarihteki davalının yerleşim yerinde bulunan Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılarak karşı tarafa yöneltilmesi gerekir.

Ecrimisil davasının davacısı, haksız kullanılan veya işgal edilen eşya üzerinde hak sahibi olan gerçek ya da tüzel kişilerdir. Hak sahipliği bakımından; hakkın mülkiyet hakkı olması koşulu aranmadığı gibi, bahsi geçen eşyanın taşınır ya da taşınmaz mal olabilmesi de mümkündür.

Ecrimisil davasının davalısı ise; eşyayı haksız olarak kullanan kötü niyetli zilyettir.

Davanın dava şartlarının varlığı tespit edilerek, yetkili ve görevli mahkemede, zamanaşımı süresi dikkate alınarak açılması gerektiğinden alanında uzman avukat kadromuzdan, profesyonel hukuki dava ve danışmanlık hizmeti almanızı tavsiye ederiz.

Ecrimisil Davasında Yetkili Mahkeme

Ecrimisil davaları, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6.maddesinde düzenlenen genel yetki kuralına tabi olup bu doğrultuda davanın, davanın açıldığı tarihteki davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekir.

Ecrimisil davasının, her ne kadar taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerektiği düşünülse de, genel yetki kuralına tabi olan ecrimisil davası taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinden açılır ise; davalı tarafından süresi içinde yetki itirazında bulunulmaz ise dava taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde de görülebilecektir.

Ecrimisil Davasında Görevli Mahkeme

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2.maddesi Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevlerini belirlemekte olup ilgili maddede “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir.” hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm uyarınca ecrimisil davalarında görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesidir.

Ecrimisil Davasının Şartları

Ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı talep edebilmek için aşağıdaki şartların varlığı aranmaktadır:

  • Eşya üzerinde haksız zilyetlik bulunmalıdır.
  • Zilyet kötü niyetli olmalıdır.
  • Eşya üzerinde bir başka kimsenin gerçek ve mevcut bir hakkı bulunmalıdır.
  • Zilyet eşyayı kullanmış olmalıdır.

Ecrimisil Davasında Kötüniyet

Ecrimisil, kötüniyetli zilyedin ödemekle yükümlü bulunduğu bir tazminat türüdür.

“İyiniyetli zilyet” ve “iyiniyetli olmayan zilyet” 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 993 ve 995. Maddelerinde düzenlenmiştir.

Madde 993- İyiniyetle zilyedi bulunduğu şeyi, karineyle mevcut hakkına uygun şekilde kullanan veya ondan yararlanan zilyet, o şeyi geri vermekle yükümlü olduğu kimseye karşı bu yüzden herhangi bir tazminat ödemek zorunda değildir.

İyiniyetli zilyet, şeyin kaybedilmesinden, yok olmasından veya hasara uğramasından sorumlu olmaz.

Madde 995- İyiniyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır.

Bu doğrultuda; ecrimisil davasının şartlarından biri de “zilyedin kötü niyetli olması”dır. Zilyedin kötü niyetli olması; zilyedin, zilyetliğinin geçerli ve mevcut bir hakka dayanmadığını (haksız olduğunu) biliyor ya da bilmesi kendisinden objektif olarak beklenebiliyorsa gündeme gelebilmektedir.

Ecrimisil Davasında Zarar

Ecrimisil, haksız işgal tazminatı anlamına gelmekte olup tazminat isteme koşullarından birinin de zararın varlığı olduğu bilinmektedir.

Ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı bakımından da kötüniyetli haksız zilyedi, eşyayı kullanmış olması veya haksız işgali sebebiyle hak sahibi aleyhine ortaya çıkan kazanç kaybını telafi etmeyi amaçlayan bir tazminat türü olduğundan; eşyanın kullanılması veya haksız işgalin gerçekleşmiş olması, bu nedenle bir zarar oluşması şartı aranmaktadır.

Ecrimisil, bir haksız fiil tazminatı olduğundan burada ispat yükü hak sahibinin üzerindedir. Ecrimisil bakımından hak sahibi, zilyedin kötü niyetini ve haksız olduğunu ispatlamalıdır. Eğer zilyet, eşyayı kullanmadığı veya haksız işgal gerçekleştirmediği iddiasında ise bu iddiasını ayrıca ispatla mükellef tutulmalıdır.

Ecrimisil bakımından zararın varlığı aranmakta ise de, haksız işgalcinin kusurlu olması gerekmez.

Ecrimisil Davasında İhtar

Ecrimisil davası açabilmek için, kural olarak haksız işgalciye “ihtar” çekilmesi zorunlu değildir. Zamanaşımı süreleri dikkate alınarak, işgalciye ihtar çekme koşulu bulunmaksızın ecrimisil davası açılabilmektedir. Ancak uygulamada haksız işgalciye ihtar çekildiği görülmektedir. Bunun sebebi ise, haksız işgalciyi temerrüde düşürerek dava sonucunda hükmedilecek faizi, dava tarihinden değil ihtar tarihinden itibaren işletmektedir. Bu nedenle ecrimisil davası için “ihtar” bir dava şartı olmamakla birlikte, dava açmadan önce işgalciye ihtar çekilmesinde fayda vardır.

Bununla birlikte; “birlikte mülkiyet” söz konusu ise ecrimisil davası açabilmek için “ihtar” koşulu aranmaktadır. Buna “intifadan men koşulu” denilmektedir.

Haksız İşgale Konu Olan Malın Birden Fazla Kişiye Ait Olması Durumunda Ecrimisil

Haksız işgale konu olan mal birden fazla kişiye ait ise “birlikte mülkiyet” gündeme gelecektir. Birlikte mülkiyet; paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyeti şeklinde olabilmektedir.

Birlikte mülkiyet söz konusu ise ecrimisil talep edebilmek için dava açılmadan önce haksız işgalci veya işgalcilere ihtara konu taşınmazın haksız olarak kullanıldığı, ihtar çeken hak sahibi tarafça bu kullanıma rıza gösterilmediği ve taşınmazın rıza dışı kullanılması sebebi ile ecrimisil bedeli talep edileceğinin ihtar edilmesi gerekmektedir. Birlikte mülkiyette gündeme gelen ihtar çekme koşuluna, “intifadan men koşulu” denilmektedir.

Kural olarak; birlikte maliklerin birbirinden ecrimisil talebinde bulunabilmesi için intifadan men koşulunun varlığı aranmakta ise de; bu koşulun aranmasına da istisnalar getirilmiştir:

  • Ecrimisil davasının davacısı olan malik, diğer maliklere karşı müdahalenin men’î (elatmanın önlenmesi) ya da ortaklığın giderilmesi ya da benzeri bir dava davası açmış ise; bu durumda karine olarak intifadan men koşulunun sağlandığı kabul edilir.
  • Bağ, bahçe gibi doğal ürün veren veya başkasına kiralanmak suretiyle hukuksal semere elde edilen taşınmazlarda intifadan men koşulu aranmaz.
  • Kamu kurum ve kuruluşlarının paydaş olduğu taşınmazlarda ecrimisil için intifadan men koşulu aranmaz.
  • Taşınmazın ortakların açık ya da örtülü rızasına dayalı olarak kullanılması halinde ecrimisil talep edilemez.
  • Paydaşlar arasında eşyanın nasıl kullanılacağına ilişkin bir taksim sözleşmesi ya da fiili bir taksim söz konusu ise paydaşlar arasında ecrimisil talep edilemez.

Mirasçılar Arasında Ecrimisil

Mirasçıların, miras konusu taşınmaz üzerinde elbirliği ile mülkiyet hakkı bulunmaktadır. Uygulamada mirasın intikal işlemleri gerçekleştirilmeksizin ve miras kalan taşınmazsa taksim yapılmaksızın, ilgili taşınmazın mirasçılar tarafından kullanılması ve diğer mirasçılar tarafından miras kalan taşınmazlardan yararlanılamaması durumu sıklıkla gündeme geldiğinden; miras konusu taşınmazı kullanamayan ve taşınmazdan faydalanamayan mirasçılar tarafından ecrimisil davası açılarak haksız işgal tazminatı talep edilmektedir.

Mirasçılar bakımından da “birlikte mülkiyet” söz konusu olduğundan, mirasçıların birbirlerine karşı ecrimisil davası açabilmeleri için de “intifadan men koşulu”nun sağlanması gerekmektedir.

Ecrimisil Davası Geriye Dönük Kaç Yıl Açılabilir?

Ecrimisil talebinde bulunabilmek için öngörülen zamanaşımı süresi 5 yıldır. Ecrimisil, geriye dönük olarak 5 yıl için istenebilecek olup bu sürede talep edilmeyen ecrimisil bedelleri zamanaşımına uğrayacaktır.

Ecrimisil Davasına Nasıl İtiraz Edilir?

Ecrimisil talepli dava dilekçesinin davalı tarafa tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde, davalı tarafça davanın açıldığı mahkemeye verilecek bir dilekçe ile davaya cevap verilmesi gerekmektedir.

Mahkemenin başka bir il veya ilçede olması durumunda ise, cevap dilekçesi davanın açıldığı mahkemeye hitaben yazılır ve dilekçeyi verecek olan tarafın bulunduğu il veya ilçedeki görevli nöbeti mahkeme aracılığı ile davanın açıldığı mahkemeye gönderilir.

Ecrimisil, hak sahibinin taşınmazı haksız biçimde kullanan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir haksız fiil tazminatı olup davalı taraf, eşyayı kullanmadığı veya haksız işgal gerçekleştirmediği, taşınmazı kullanmasında bir hukuka uygunluk nedeni bulunduğu gibi iddialar ileri sürmekte ise bu iddialarını ispat etmeli, davaya cevap verirken de bu itirazlarını ileri sürmelidir.

Ecrimisil Bedeli Nasıl Hesaplanır?

Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir.

Bu nedenle, eğer arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek emsal araştırılmalı, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.

İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir. (Yargıtay 1. HD 2014/7198 E. 2015/7014 K. 11.5.2015 T.)

Ecrimisil, hukuki niteliği bakımından Yargıtay içtihatları ve öğretide şekillendiği gibi, ecrimisil bedelinin hesaplanmasına ilişkin esaslar da Yargıtay içtihatları ile şekillenmiştir.

Ecrimisil hesabında kural olarak, haksız işgale konu yerin kiraya verilmesi halinde elde edilebilecek “kira bedeli kriteri” ölçüt alınmıştır.

Ecrimisil Dava Dilekçesi Örneği

….. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE
DAVACI : XXXXXXX

VEKİLİ : XXXXXXX

DAVALI : XXXXXXX

KONU : Müvekkile ait olan taşınmazda, davalının haksız işgali sebebi ile elatmanın önlenmesi ve fazlaya dair haklarımız saklı kaymak kaydıyla …. TL ecrimisil bedelinin davalıdan tahsil edilmesi talebimizden ibarettir.

AÇIKLAMALAR

Müvekkil “… İli, … İlçesi, … Mah., … Ada … Parsel’de kain taşınmaz maliklerindendir.

Müvekkil, şehirdışında yaşamakta olup … iline gittiğinde taşınmazının davalı tarafından 5 aydır haksız olarak işgal edildiğini öğrenmiş olup bu husus tanıklarımızın beyanları ile de ispat edilecektir. Müvekkil ile davalı arasında herhangi bir kira ilişkisi de bulunmamaktadır.

Davalı tarafa … tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile haksız işgalin sona erdirilmesi ihtar edilmiş ise de; davalı tarafından gerçekleştirilen haksız işgal halen devam etmektedir.

Bu doğrultuda müvekkilin izni ve onayı olmaksızın haksız işgal gerçekleştirildiğinden; müvekkilin mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin sona erdirilerek elatmanın önlenmesine karar verilmesini ve fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik, geriye dönük 5 aylık ecrimisil bedeli olan … TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etme zaruretimiz hasıl olmuştur.

HUKUKİ DELİLLER : Tapu kaydı, keşif, bilirkişi incelemesi, tanık, yemin ve her türlü yasal delil.
HUKUKİ SEBEPLER : HMK, TMK, KMK ve sair yasal mevzuat.

NETİCE VE TALEP : Yukarıda izah edilen nedenlerle, davamızın kabulü ile haksız elatmanın önlenmesine, … TL ecrimisil bedelinin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep ederiz.

DAVACI VEKİLİ
XXXXXXX

İşbu dilekçe örnek olarak hazırlanmış olup, süreçlerin olayın somut özelliklerine göre yürütülmesi gerektiğinden, hak kaybının yaşanmaması adına uzman avukat kadromuzdan dava ve danışmanlık hizmet almanızı tavsiye ederiz.

Ecrimisil Davası Yargıtay Kararları

“Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşma sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali ve davaya konu taşınmazın kamu malı olması halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.

Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.

Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı).

Somut olaya gelince, çekişme konusu 465 parselin davacı yanca kullanımının davalılarca engellendiğinin ileri sürüldüğü, taşınmazın fındık bahçesi vasfında olması nedeniyle doğal ürün veren yerlerden olduğu ve intifadan men koşulunun istisnaları arasında yer aldığı anlaşılmaktadır.

Hâl böyle olunca, davacı yanın çekişme konusu 465 parsel sayılı taşınmazı kullanıp kullanmadığının araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.” (Yargıtay 1. HD 2014/20155 E. 2017/1418 K. 23.3.2017 T.)

“…Ne var ki, davalının çekişme konusu taşınmazda davacının payına karşılık gelen bağımsız bölümde, davacının bilgisi dahilinde bir kısım tadilatlar yaparak oturduğu, bu süre zarfında davacının, davalının kullanımına ses çıkarmadığı dava tarihine kadar da bir uyarı göndermediği (ihtar çekmediği) gözetildiğinde, davalının dava tarihine kadar, davacının izniyle taşınmazı tasarruf ettiği, dava açmakla da muvafakatin geri alındığının kabulünde zorunluluk vardır. Bu durumda davalının, kötü niyetli zilyedin mülkiyet hakkı sahibine ödemekle yükümlü olduğu haksız işgal tazminatından (ecrimisilden) sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.” (Yargıtay 1. HD 2008/10932 E. 2009/88 K. 12.1.2009 T.)

“Davalı, taşınmazın boşanma aşamasında hileli olarak satıldığını, kendisine ev ve nafaka verilmemesi için mal kaçırıldığını, Medeni Kanuna göre eşlerin birbirinden habersiz krediyle ev alması, borçlanması, imza atmasının yasak olduğunu, taşınmazda haksız işgalci olarak bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne, davalının dava konusu taşınmaza elatmasının önlenmesine ve tahliyesine, 5.400,00TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı istinaf başvurusunda bulunmuş, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Kararı davalı temyiz etmiştir.

Somut olaya gelince; davalı ile dava dışı eşi arasındaki boşanma davası 16/03/2018 tarihinde kesinleşmiştir. Bu tarihe kadar dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 194/1 maddesine göre malik olan eş aile konutunu diğer eşin açık rızasını sağlamadan devredemeyeceğinden taşınmazın devrine rağmen taşınmazı kullanmaya devam eden eşin haksız kullanımı ancak boşanma hükmünün kesinleştiği 16/03/2018 tarihinden itibaren olacağından ecrimisil dava tarihinden geriye doğru boşanma hükmünün kesinleştiği 16.03.2018 tarihinde kadar geçen süre için istenebilir.

Mahkemece ecrimisilin dava tarihinden geriye doğru temlik tarihinde kadar geçen süre için hesaplanması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” (Yargıtay 7. HD 2021/3536 E. 2022/2085 K. 16.03.2022 T.)

Calın&Okçu Hukuk

Calın & Okçu Hukuk Bürosu olarak, her biri alanında uzman avukat kadromuzla yerli ve yabancı müvekkillere profesyonel hukuk ve danışmanlık hizmeti sunmaktayız. Müvekkillerle güven ilişkisi içerisinde, çözüm odaklı olarak hizmet vermeyi temel prensip edinerek gerçek ve tüzel kişilere ilişkin hukuki süreçlerin her aşamasını özen ve titizlikle yürütmekteyiz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Hemen Bilgi Al!